Toplumsal Yok Oluş

Toplumsal Yok Oluş

Dünyada bir çok toplumsal yok oluş yaşanmış olabilir. Ancak bunların bir kısmını tam olarak bilemiyoruz, bir kısmı da fosillerden çok açık biçimde öğreniyoruz. Hepimizin ortak yanı, canlılık büyük ölçüde ortadan kalksa bile yaşam ortamlarının en az bir yerde fiziki ve kimyasal özelliğini sürdürmeye devam etmesidir. Böylece bu noktalardan yaşamın yeniden filizlendiğini biliyoruz. Toplu yok oluşun nedenleri arasında göktaşı çarpması, yanardağ işlevleri sonucu geniş alanlara bazalt yığılması ya da kükürt dioksit (SO₂) gazı çıkması karbondioksit (CO2) artması; uzun süreli buzullaşma olarak gösterilmektedir.

Son 500 yılda dünyadaki sıcaklık değişimleri ve toplu yok oluşlar.

Toplumsal Yok Oluşların Olası Nedenleri 

Sıcaklık artışı:

Kuşkusuz kitlesel yok oluşlara neden olmuştur (yaşayacağımız kitlesel yok oluşta bu nedenle olacaktır) Yaklaşık 55 milyon yıl önce meydana gelen ve Paleosen-Eosen Termal Maksimumu (PTM) diye adlandırılan bir yok oluşta, ortalama hava sıcaklığı 6 derecelik bir artış olduğu, ayrıca Triyas-jura geçişi yok oluşunda da denizel türlerin başta birinin yok olmasın sıcaklık yükselmesinden kaynaklandığı biliniyor.

Klatrat bombası hipotezi:

Bir bileşiğin kafes halinde başka bir bileşiği sardığı yapılara klart denir. Eğer metanı tutuklamışsa metan klatratlar denir. Kıta sahanlığında yoğun miktarda bulunur. Hava sıcaklığındaki ani artışlar ya da depremler nedeniyle üzerindeki basınç ani düşmesiyle bu yapıların kararsızlaşmaşıyla metanın atmosfere çıkmasında yol açar. Metan, çok daha etkili bir sera gazı olduğundan, böyle bir çözülme hızlı bir küresel ısınmaya yol açabilir ya da zaten küresel ısınma nedeniyle meydana gelmiş ise ısınmanın etkilerini büyük ölçüde arttırabilir. Klart bombası etkisini permiyen sonu yok oluşunda ve PTM olmadan rol oynamış olabileceği düşünülüyor.

Ancak daha sonra değineceğimiz gibi sibirya da termofrost halde klatrat olarak tutuklanmış 8.000 km boyunda 3.000 km eninde ve 100m derinliğindeki metan  klatrat bombasının (metanı serbest hale geçmesinin) canlıların sonunu inanılıyor.

Oksijen yoksunluğu:

Ordovisyen-silüryen, geç Devoniyen, Permiyen-Triyas ve Trias-jura yok oluşunda olduğu gibi denizlerdeki oksijen hızla düşünce de kitlesel yok oluş görülüyor. Nedeni atmosferin ısınması ve volkanik işlevlerdir. Isınma, ayrıca fotosentez yapan planktonlar sülfatları indirgeyen bakteriler arasındaki dengeyi de bozduğu için deniz ve kara canlılarını zehirleyebilir.

Termo-halin dolaşım:

Okyanuslarda “termo-halin dolaşımı denen bir süreçte (mobius akıntısı) görece sıcak sularının yüzeyde ve görece soğuk su akıntısının dipte akarak dünya yüzeyinde iklim rejim düzenlemesinde önemli katkılarını olduğunu biliyoruz. Çeşitli nedenlerle bu döngünün bozulmasıyla, örneğin buharlaşma nedeniyle daha tuzlu ve ağır olan yüzey sularının derine dalıp derinlerdeki oksijensiz suları yüzeye çıkarıp yüzeyde ve orta derinliklerde oksijenle soluyan canlıların ölümüne yol açar. Bu çalışma buzul çağlarının başında ve sonunda ortaya çıkar. Buzul çağının başında ortaya çıkması daha tehlikelidir; çünkü bir önceki sıcak dönem okyanusun oksijensiz sularının hacmini yükseltmiş olur. Okyanus çalkalanmasının geç Devoniyen ve permiyen-Trias yok oluşlarında rol oynadığı düşünülüyor.

Gama ışın patlamaları:

Çok daha az kabul görülen başka bir toplu yok oluş tipi vardır. Gama ışın patlamaları, Evrende meydana gelen en şiddetli olaylardır. Güneşten çok daha büyük kütleli yıldızın kısa ömrü sonunda çökerek bir karadeliğe dönüşmesi sonucu ortaya çıkar. Çöken yıldızın iki kutbundan fışkıran, ışık hızına yakın parçacık fıskiyelerinden biri dünya yönünde konumlandıysa, dünya büyük ölçüde bundan etkilenebilir. Bu patlamalar gözlem uydularımızca algılanabiliyor. Bir gama ışını patlamasının dünyanın 6000 ışık yılı yakınında meydana gelmesi, dünyamızı çevreleyen ozon tabakasını yok ederek yeryüzündeki canlıları güneşin yüksek enerjili (morötesi) ışınlarının yıkımına yol açar.

Süpernova patlamaları:

Güneşten sekiz kat daha büyük kütleli yıldızların merkezlerinin çökmesi ve bir nötron yıldızına ya da deliğe dönüşmesiyle meydana gelir. Oluşan şok dalgası, yıldızın dış katmanlarını uzaya savurur. Dünyaya 30 ışık yılından daha yakın bir yerde meydana gelecek bir süpernovadan  kaynaklanan gama ışınları, ozon tabakasının yarısını yok etmeye yeter. Bazı paleontologlar Ordovisyan sonu toplu yok oluşunu bir gama ışını patlamasına bağlamaktadır.  20’ci yüzyılın sonlarında Münih Üniversitesi araştırmacıları  Pasifik Okyanusu tabanında buldukları demir 60 izotoplarının, 5 milyon yıl önce meydana gelmiş bir süpernova patlamasından kaynaklandığı sonucuna vardılar.

Dünyada Yaşayan Toplu Yok Oluşlar (Tahmin Edilen Ve Tespit Edilenler)

1.Besin Tükenmesi:

ilk oluşan heterotrof ( hayvansal özellik ) canlılar daha önce inorganik yolla sentezlenmiş ve denizlerin dibine yığılmış organoyit ( organik moleküllere benzer) materyali ( koeservaltları) yiyerek beslenebilirler. Bu birikmiş besin kaynağı tüketilince ilk toplu yok oluş, açlık krizi nedeniyle ortaya çıktı ve bugün özelliğini bilemeyeceğimiz bir çok canlı çeşidi sahneden çekildi. Bu nedenle bir canlıda ilk olarak ortaya çıkan korku açlık korkusudur deriz.

2.Oksijen zehirlenmesi:

Açlık krizi, fotosentez mekanizmasının bulunması ile atlatıldı. Bitkisel diyebileceğim canlılar (fotosentetik bakteriler) evrimleşmişti. Bu yeni kuşak canlı, güneş ışınları ile havadaki karbondioksit ve açık krizi atlatıldı. Ancak suyun parçalanmasından dolayı ortaya çıkan oksijene yer bulamamıştı, Böylece canlılar o güne kadar ortamda hemen hemen hiç olmayan serbest oksijenle tanıştılar. Ancak tanışmaya fırsat kalmadan öldüler. Çünkü serbest oksijen çünkü çok zehirli bir maddeydi (oksitliyordu) Bu arada bakterilerden biri ya da  birkaçı o güne enerji elde etme mekanizması olarak kullanılan glikoliz mekanizmasındaki yıkım ürünü olan pürivik asitten enerji elde etmeyi öğrendi ve oksijenli solunum yapan bakteriler ve daha sonra ortak yaşam ile mitokondri sahneye çıktı.

Ancak bu son iki canlı sahneye çıkıncaya kadar özelliğini bilmediğimiz sayısız canlı oksijen zehirlenmesinden öldüler. Böylece ikinci toplu yok oluş yaşandı. Bundan sonraki yok oluşlar fosiller ile belgelenmiş yok oluşlardır. Kural olarak belgelenmiş 5 büyük yok oluş bilinir.   Ondan önce oluşan kitlesel yok oluşlarda canlılar kalıntı bırakmadıkları için fazla bir yorum yapamıyoruz. Kitlesel ya da yok oluş dendiğinde o gün yaşayan canlıların %95nin aynı anda sınırlı bir zaman diliminde yok olduğu anlaşılır.

Prekambiryen’de (650-750 milyon yıl önce) yaşamı derinden etkilediği var sayılan 3 önemli buzul dönemi yaşanmıştır. Bundan sonraki kitlesel yok oluşlar belgelenmiş 5 büyük kitlesel yok oluştur.

3.Ordovisyen-Silüryen Kitlesel Yok Oluş (443 milyon yıl önce):

Ordovisyen-Silüryen kitlesel yok oluşuna büyük bir buzullaşma sürecinin yol açmış olduğu düşünülüyor. Denizlerin düzeyi düşmüş; dünyanın birçok yeri buzullarla kaplanmıştır.

Yok oluş birbirlerinden yüzbinlerce yıl arayla iki büyük zirve halinde gerçekleşmiş. Ordovisyen sırasında yaşamın büyük kısmı denizlerde olduğu için deniz canlıları azalmıştır. (trilobitler, kafadan bacaklılar, graptolitler gibi) Paleontologlara göre bu olay sonucu hayvan ailelerinden %27 si, cinslerden %57 si ve tüm türlerin %60’ı ila %70’i ok olmuştur.

4.Geç Devoniyen kitlesel yok oluşu (359 milyon yıl önce):

Günümüzden 375-355 milyon yılları arasında meydana geldiği düşünülen bu uzun süreli yok oluş neredeyse 20 milyon yıl sürmüş ve aralıklı atımlar halinde gerçekleşmiş ve sonunda canlı ailelerin %19’u cinslerin %50’si ve türlerin %70’i yok olmuştur.

Bir asteroid çarpmasının yada büyük ve uzun süreli volkanik etkinliğin atmosfere çıkarttığı kül ve tozların güneş ışığını perdeleyerek güneş ışınlarının dünyaya girmesini önlemiş ve böylece sıcak ortama alışmış canlıların yaşadığı denizlerdeki canlılar başta olmak üzere kara canlılarının da büyük ölçüde azaldığı düşünülüyor.

Deniz canlıları kadar karaya çıkmış olan bitkiler, eklem bacaklılar ve ilk amfibiler gibi hayvanlar da büyük kayıplara uğramıştır. Kitlesel yok oluşun nedeni Sibirya’daki volkanik hareketlerle çıkan kükürt dioksitin tüm dünya deniz ve karalarını zehirlemesi olarak gösteriliyor.

5. Permiyen Kitlesel Yok Oluşu(299-251 milyon yıl önce):

Bilinen en yıkıcı kitlesel yok oluştan biridir (diğeri Kretase-Tersiyer yok oluştur.) Permiyen dönemi sonunda ortaya çıkmıştır. Bu yüzden toplumun %96’sı ölmüştür.

O zaman tek kıta halinde olan Pangaea süper kıtasının kuzey ucunda (Bu günkü sibirya’nın bulunduğu yerde) 2 milyon süren yoğun volkanizmanın yol açtığı kükürt yağmurları nedeniyle denizlerdeki ve karadaki türlerin %96 sının yok olduğu belirlenmiştir. Ayrıca lavların karbonifer birikmiş yeraltı kömür yataklarına yataklarına sızıp ataşlemesi sonucu çıkan zehirli gazlar ve karbondioksit büyük sera gazı etkisi  oluşturarak dünyayı yakıp kavurmuştur. Yer altında yaşayanların ayakta kaldığı düşünülüyor.

6. Triyas-Jura Toplumsal Yok oluşu (199,6 Milyon yıl):

Pangea parçalanmaya başlar. Atlantik Okyanusu’nun açılış süreci başlar. Orta Atlantik Magma Bölgesinin 11 milyon M2 lik bir alanı bazalt ile örülür. Çok kabül gören bir görüşe göre bir astroiytin çarpması ile yok oluş başlamıştır.

7. Kratase – Tersiyer Kitlesel  Toplu yok Oluş (65,5 Milyon Yıl Önce ):

Kretase -Tersiyer kitlesel yok oluşu dinozorların sonunu getirmeyle bilinir. Ancak kretase dönemi sonlarında ortaya çıkan bu kitlesel yok oluşta ayrıca Ammonitler, çok değişik çiçekli bitkiler ve pterozorlar (uçan dişli sürüngen – kuşlar) gibi daha başka türler de yok oldular. En iyi bilinen yok  oluştur.

Bazı canlı grupları, son olayda tamamen yok olmadan önce, birkaç milyon yıl boyunca sayıca düşüş yaşamıştır. Grupların yaşadığı bu düş hakkında, ciddi derecede düşmesi ile birlikte dünyanın değişen iklim şartlarının yanı sıra volkanik patlamaların yol açtığı bazalt akıntıları gibi  nedenler ileri sürülmüştür.

Kitlesel yok oluşun Meksika Yucatan Yarımadası  yakınlarında denize düşen büyük bir astroyit (20 km çapında) yada bir kuyruklu yıldız, canlıların sonunu getiren asıl önemli olay olmuştur. Bilimin dinozor gruplarının hemen hemen hepsi ortadan kalkmıştır (Ankylosaurus, zırhlı dinozorlar, ördek gagalı dinozorlar, kertenkele kalçalı dinozorlar, boynuzlu dinozorlar, Nothromychus, Therizinosaurus, Theropod dinozorlar, Plesiosauria, Pterozorlar). Özellikle kuşların bir kısmı ortadan kalkarak yerini memelilere bırakmıştı.

        İlgili Fotoraflar 

Dinozorların neden yok olduklarını açıklamak için çok fikir ileri sürülse de şu anda en çok kabul gören dünyaya çarpan bir meteorun çevreyi değiştirerek bir çok canlıyı ortadan kaldırdığı yönündedir. Dünyanın bir çok yerinde kretase dönemi sonunda iridyun minerailince zengin kil katmanlarının yığılı olması bir gök taşı çarpmasını ürünü olarak değerlendirilir. Bu minerale dünyada ender rastlanır; ancak göktaşlarında bolca bulunur.

Bu arada memelilerin ortaya çıkması ve dinozorların yumurtası ve yavrusunu hatta geceleri bizzat onların yumuşak dokularını yemesiyle, tükenme gerçekleşmiştir.

Kretase sonunda iklimin soğumaya başlaması ve buna bağlı olarak denizin seviyesindeki düşüşler de sucul dinozorların ve sığ sulardaki deniz yaşamının yok edilmesine neden olmuştur. Volkanik işlevlerin de arttığı bilinmektedir, bazalt akıntıları bir çok yeri kaplamıştır.

Bağzı hayvanların ayakta kalması, çoğunluk toprak altı yaşama uyum yapmış olması ile açıklamaktadır.

 Üçüncü zaman içinde önemli iklim değişiklikleri

→ Miyosen’de (23-5.33 milyon yıl önce), sıcaklık yükseliyor; Pliyosen’de (5.33-2.5 milyon yıl önce) sıcaklık düşüyor.

→ Güney ve Kuzey Amerika açık deniz olduğu için çeşitli deniz akımları oluşuyor. Akdeniz 5.33 milyon yıl öncesinden Pliyosen’e (Zanclean) kadar süren tuzlu bir kuraklık yaşıyor “Messinier Krizi”. Geç Miyosen’de, 5.95 milyon yıl öncesinden ile 5.33 yıl öncesine kadar, göl deniz ve tuzlanıyor. Nehirler derin kanyonları kazıyor.

→ Geç Pliyosen’de (2.5-2.4 milyon yıl önce) küresel isınma ortaya çıkıyor.Dryas’da görülen Octopetala bir Alpin tundura bitkisidir.

8. Yaşanacak kitlesel yok oluş: KÜRESEL ISINMA:

Bu yok oluş henüz yaşanmamıştır. Ancak soğu ensemizdedir. Eğer gerekli önlemler alınmazsa bizden öncekilerin akıbetine uğrayacağız. Onların bir şansı olmuştu. Tükenirken çevrelerini kimyasal olarak kirletip gitmemişlerdi. Dolayısıyla yaşam tekrar bir avuç kalanla yeşerdi. Şimdi durum farklıdır. Yaşam ortamları yeni bir filiz vermeye izin vermeyecek kadar kirlenmiş durumdadır. Bu toptan yok oluşun son ve ebedi yok oluştan korkuluyor. Bundan sonra yazılanlar 8. Kitlesel Yok Oluşu anlatacaktır. Dileriz bilim insanları ve bu konuda  ömür tüketenler verilen ürkütücü tahminlerinde yanılıyorlar.

Nobel ödüllü Alman atmosferbilimci Paul Crutzen’in de aramızda bulunduğu bir grup bilim insanının dünya yaşamına damgasını vuracağı için çağımızın adının Antroposen (yeni insan) adlandırılması yolunda yaptıkları başvuru, antropologlar yer ve iklimbilimciler arasında geniş kabul görmeye başlamıştır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top